Lefkoşa’nın Tarihi Yerleri

Girne Kapısı

North Cyprus Hotels - Hotel SempatiVenedik döneminde surlarla çevrili olan Lefkoşa’ya girişi sağlayan üç kapıdan biridir. Kapı, inşaa edildiği dönemde Venedikli askeri mühendisProveditore Francesco Barbaro’nun adından dolayı Porta Del Proveditore olarak isimlendirilmiştir. Osmanlı Döneminde ise ‘Edirne Kapısı’ olarak bilinmekteydi. 1821 yılında üzerine tek odalı ve kubbeli küçük bir bekçi kulübesi eklenmiştir. Bu odada Osmanlı döneminde Horoz Ali diye bilinen bir kişinin bekçilik yaptığı ve 1946 yılında 121 yaşındayken burada öldüğü kaydedilmektedir. Eskiden kapının sağ ve sol tarafı surlara bitişik olup şehire sadece kemerli kapıdan girilmekteydi. Kapının güney duvarının üst köşesinde II. Sultan Mahmut’un Tuğrası ve Latince bir yazıt, kuzey duvarının üst köşesinde ise Hattat Şeyh Fevzi Dede’nin yazdığı eski Türkçe ‘Nasrün Minellahü Süresi’ bulunmaktadır. 1931 yılında giriş kapısının sağ ve solundaki surların kesilerek trafiğe açılması ile eski kapısı fonksiyonunu yitirmiştir.

Mevlevi Müzesi

Kıbrıs’ın Osmanlı döneminde en önemli yapılarından biri olan Mevlevi Tekke, Lefkoşa’daki Girne Kapısının hemen ilerisinde yer almaktadır. Genellikle şimdiki tekkenin Emine Sultan adlı bir saraylının verdiği arazi üzerine XVII. Yy. Başlarında yaptırıldığı ve bu kadının da türbe binalarının dışında bulunan yatsız mezarda gömülü olduğu öne sürülmüştür.
Mevlevi tekke ilk yapıldığı dönemde semahane, türbe, derviş odaları, mutfak, misafir odaları gibi bölümleri içermekteydi. Ayrıca içinde suyu hiç eksik olmayan bir şadırvanı, su kuyusu ve çeşitli meyve ağaçlarının ekili olduğu büyük bir bahçesi vardı. 1954 yılından sonra işlevini yitiren tekkenin bazı odaları 1956 yılında Türk çocuk yuvası olarak kullanılmayabaşlanmıştır. Ancak semahane ve türbe bölümü dışındaki bölümler zaman içinde bakımsızlık sonucu harap olup yıkılmıştır. Ancak geriye kalan bina tamir edilip ‘Kıbrıs Türk Müzesi’ olarak düzenlendikten sonra 30 Nisan 1963 tarihinde ziyarete açılmıştır. Müzein ilk sorumluluğuna da, müzenin oluşumune ve düzenlenmesine katkı koyan Cevdet Çağdaş getirilmiştir.uzun yıllar entografya müzesi olarak hizmet veren Mevlevi tekkesi, 200 yılında başlanılan düzenleme çalışmalarıyla Mevlevi Müzesi’ne dönüştürüldükten sonra ‘Sebi Aruz’ günü olan 17 Aralık 2002 tarihinde yeniden hizmete açılmıştır.
Günümüzdeki Mevlevihaneye’nin L planlı avlusuna üzerinde ‘Ya Hazreti Mevlana’ ibarsei yazılı basık kemerli bir giriş kapısından girilmektedir. Burada çoğunluğu Girne Kapsısı Mezarlığındna getirilen Osmanlı taş işçiliğinin en güzel örnekleri arasında yer alan mezar taşları ve kitabeler sergilenmektedir. Avlunun doğusundaki bask kemerli giriş kapısındaki kare planlı semahane bölümüne girilmektedir. Semahane, ahşap tavanı iki fil ayak ile bunları birbirine ve duvarlara bağlayan kemerlerle şkşye ayrılmaktadır. Birinci bölüm giriş kapısının önünde yer alan enine dikdörtgen planlı bölüm olup bu bölümde Mevlana’nın din,dil ve ırk ayırımı yapılmadan bütün insanlığı barış ve hoşgörüye çağıran felsefesi ziyaretçilere, yazı, resim ve minyatürlerle aktarılmaktadır. Müzenin ikinci bölümde bir mihrap, dervişlerin dans yeri ve bir mutrip mahveli bulunmaktadır. Bu bölümde mankenlerle, dans eden semazenler ile Mevlevi müziğini icra eden Mutrip Heyeti ziyaretçilere gösterilmektedir. Ayrıca bu bölümde vitrinler içinde Mevlevilikle ilgili müzik aletleri ve Mevlana’nın yazdığı Mesnevi’nin orijinal kopyası sergilenmektedir. Semahanenin bir odasında ise Mevlevilikte önemli bir yeri olan mutfak ile mevlevi sofrası, metin, çizim ve canlandırmalarda anlatılmaktadır. Semahanenin güneyindeki bir kapıdan, Girne Caddesi boyunca bir aks üzerinde uzanan ve içinde 16 mezarın bulunduğu altı kubbeli türbe bölümüne girilmektedir.

Müftü Berberzade Hacı Mustafa Çeşmesi

Çeşme üzerindeki H.1310 (1893) tarihli yazıtta Müftü Berberzade Hacı Mustafa tarafından yaptırıldığı kayıtlıdır. Çeşmenin cephesindeki kademeli olarak sivri kemerin içerisinde yazıt, musluk ve yalak yer almaktadır. Çeşmenin deposu yoktur.

Saman Bahça (Şaban Paşa) Mahallesi ve Evleri
Halk tarafından ‘Saman Bahça’ olarak bilinen ve Lefkoşa Mevlevi Tekkesi’nin batısında Şaban Paşa’ya ait vakıf arazisi üzerine tek tipte ve bitişik nizamada inşa edilen evlerden oluşan bir mahalledir. Dar gelirli ailelere kiralanmak üzere inşa edildiklerinden Kıbrıs’taki sosyal konutların ilk örneklerindendir. Mahallenin tamamı Avrupa Birli’ğnden proje bazında sağlanan maddi katkılarla 2003-2004 yılları arasında restore edilmiştir.
1890 yılı itibariyle nakliyat zorluğu olduğundan, Lefkoşa surlar içindeki birçok yerde olduğu gibi, Şaban Paşa’ya ait olan bu alan da Lefkoşalıların sebze-meyve ihtiyaçlarının bir bölümünü karşılayan bir bahçe olarak kullanılmaktaydı. Ancak 5-6-1905 tarihinde Evkaf ile Belediye arasında imzalanan bir sözleşmeyle ‘Büyükbaş Hayvan Pazarı’ olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1915 yılına ait Lefkoşa şehriçi tapu haritasında, bu alanın tamamen boş olduğu ve ‘Büyükbaş Hayvan Pazarı’ adıyla bilindiği kaydı bulunmaktadır. Ancak Lefkoşa nüfusunun zamanla artması sonucu buraya sosyal konutların yapılmasına karar verilmesi üzerine, Evkaf ile Belediye arasında imzalanan kira sözleşmesi 30-06-1917 tarihinde iptal edilmiştir. Musa İrfan Beyin Evkaf murahassı olduğu döneme rastlayan 1918-1925 yılları arasonda buraya ilk etapta 60 küçük ev yapılmıştır. Evlerin tamamı stg. 10173.09.05’a, tanesi ise yaklaşık olarak stg.169.11.0’e mal olmuştur. Konutların su ihtiyacını karşılamak için mahallenin merkezine, düzgün kesilmiş taşlar kullanılarak altıgen planlı, depolu ve kubbe örtülü bir meydan çeşmesi inşa edilmiştir. Şimdilerde işlevini yitirmiş olan bu çeşme ilk yapıldığı sıralarda Girne Kapısı ile Sarayönü çeşmeleriyle bağlantılıydı. Çeşmenin kullanıldığı sıralarda mahalle kadınlarının yılda bir kez bu pencereden girerek hazneyi yıkayıp temizledikleri anlatılmaktadır.

Atatürk Meydanı, Venedik Sütunu ve İngiliz Sömürge Dönemi Yapıları

Eskiden Konak Meydanı, Sarayönü Meydanı ve Mart 1943 tarihinden itibaren ise Atatürk Meydanı olarak adlandırılan alanın ortasında Venedik Sütunu yer almaktadır. Bu sutun Kıbrıs’taki Venedik hakimiyetinin bir sembolü olarak Salamis harabelerinden sökülerek Lefkoşa’daki şimdiki Sarayönü Camii’sinin avlusana dikilmişti. Altıgen kaideli, 20 ayak 70cm. Yüksekliğinde gri renkli granitten yapılmış sütunun tepesinde Venedik’in sembolü olan St. Mark Arslanı ile altıgen kaide etrafında da Venedik hanedanına ait ailelerin armaları bulunmaktaydı. Bu armalardaki yazılar hangi aileye ait olduğunu göstermektedir. Şimdiki yerine 8 şubat-2 ağustos1915 tarihleri arasında dikilmiş ve tepesine şimdiki tunç küre konmuştur. Atatürk Meydanında (Sarayönü) devlet daireleri olarak kullanılan binalar İngiliz sömürge döneminde inşaat edilmişlerdir.

Atatürk Meydan Çeşmesi

Mahkeme binalarının doğu köşesindeki kesme taştan yapılmış sekizgen planlı çeşme yapısı Osmanlı dönemine tarihlendirilmektedir. Çeşmenin kenarlarında gotik kemerli nişler bulunmaktadır. Duvarlarının üst kısmı bir silme ile son bulmaktadır.

Polis müzesi
Lefkoşa Polis Genel Müdürlüğü binasında yer almaktadır. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta polisteki geçmiş yaşam ve tarihi ile ilgili bilgiler veren tek müzedir. 20 Ekim 1988 tarihinde Polis Genel Müdürlüğü şeref salonunda oluşturualn müze Polis Müfettişi Altay Sayıl tarafından kurulmuştur. Müzede sergilenen eşyaların bir kısmı polis ambarlarından diğer bir kısmı da emekli polislerden temin edilmiştir.
Müzedeki Osmanlı, İngiliz, Kıbrıs Cumhuriyeti ve sonraki dönemlere ait fotoğraf, evrak ve çeşitli malzemeler tarihi süreç içinde sergilenmektedir.
Müze altı bölümden oluşmaktadır.

    1. Kıyafet bölümü: Bu bölümde 1927-1992 yılları arasında tarihi süreç içinde polislerin giydikleri kıyafetler sergilenmektedir.
    2. Silah- Teçhizat Bölümü: bu bölümde İngiliz döneminden günümüze kadar kullanılan el ve ayak kelepçeleri, devriye sırasında Polislerin taşıdıkları coplar, gösterici ve kanunzus gösterilere karşı kullandıkları elektrikli coplar sergilenmektedir.
    3. Düğme- Kokart Bölümü: Bu bölümde, İngiliz Sömürge İdaresi ile Kıbrıs Cumhuriyeti İdaresi jandarmalarının, askeri birliklerin, cezaevi gardiyanlarının ve resmi dairelerde görevli personelin kullandıkları düğme ve kokartlar sergilenmektedir.
    4. Araç-Gereç Bölümü: bu bölümde 1950-1980 yılları arasında Polis Genel Müdürlüğünden kullanılan santral, 1955-1960 yılları arasında sokağa çıkma yasağı duyurmak için Polisin kullandığı seyyar siren, 1940’lı yıllardan sonra kullanılan berber sandelyesi, 1970’li yılların Dr. Fazıl Küçük’e eskort görevi yapılması için Adaya getirilen ‘Triumph’ marka motosiklet sergilenmektedir.
    5. Fotoğraf Bölümü: bu bölümde, tarihsel süreç içerisinde polisi yansıtan çizim ve resimler sergilenmektedir.
    6. Kupa şilt bölümü: bu bölümde Polis Örgütü’nün çeşitli dönemlerde katıldığı turnuva ve yarışlarda aldığı dereceler, kupalar, şiltler, ziyaret eden anı plaketleri ve hediyeler sergilenmektedir.

Arapahmet Paşa Camisi

Arapahmet Paşa Camisi Lefkoşa Arap Ahmet Mahallesinde, Şehit Salahi Şevket Sokağı’nın Müftü Ziyai Sokağı’na birleştiği köşede yer alan tipik bir klasik Osmanlı eseridir. 1879 yılında İstanbul Evkaf’ı tarafından hazırlanıp 1883 yılında Captain M.B. Seager tarafından yayımlanan Kıbrıs’taki Vakıf malları listesinde adı ‘Lekoşa’a Arapahmet Paşa Camisi’ şeklinde geçmektedir. Cami Kıbrıs’ın fetine katılan ve Cezayir Beylerbeyi görevinden sonra Kıbrıs Beylerbeyi olan Arap Ahmet Paşa’nın adına inşa edilmiştir. Lefkoşa’da Anadolu camilerinin geleneksel plan şemasına göre inşa edilen tek camidir. Keme taştan yapılmış olan caminin kuzeybatısındaki enine dikdörtgen planlı son cemaat yeri kare ayaklar üzerine oturan üç kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yerinin cephesinde üç, iki yan kenarlarında ise birer kemerli açıklığı bulunmaktadır. Kare planlı olan cami, bir kasnak üzerine oturan yaklaşık altı metre çapında büyük bir kubbe ve bu kubbenin dört köşedeki birer yarım kubbe ile örtülüdür. Son cemmat yerindeki basık kemerli kapıdan caminin harimine girilmektedir. Duvarlarında, kubbe ile yarım kubbeleri taşıyan sekiz plaster paye bulunmaktadır.
Mihrap mermerden yapılmış olup istalaktit nişli (mukarnas bezemeli), örgü motifi bezemeli ve etrafı üç silme ile çevrilidir. İki silme arasında kalan üçüncü silmede rölyef olarak yapılmış selvi motifi bulunmaktadır. Mihrabın batısındaki minberin tamamı mermerden yapılmıştır. Mermerlerin üzerine rölyef olarak yapılmış üçgen ve rozetler ile korkuluklardaki iç içe geçen çokgenlerin meydana getirdiği ağ motifleri titiz bir mermer işçiliğinin kanıtı olarak değerlendirilmektedir. Harimin kuzeybatısında yekpare mermer gözdeli sütunlarla taşınan ahşap kadınlar mahfili yeralmaktadır. Silindirik gövdeli sütunların biri istaklit olmak üzere üç ayrı tipte başlığı vardır. Ahşap kadınlar mahfilinin altı kısmı kareler meydana getiren ahşap kasetleme ile bezenmiştir. Minare caminin kuzeybatı duvarına bitişik olup kesme taştan yapılmıştır. Kapısı cami haremine açılmaktadır. Taş kaideli, çokgen gövdeli, istalaktit süslü, tek şerefeli ve metal külahlıdır. Caminin diğer önemli bir yanı ise kuzey ile kuzeybatı avlusundaki mezarlık (hazire) ile caminin önündeki bahçede bulunan  hazneli şadırvandır.

 

Arabahmet Evleri

North Cyprus Hotels - Hotel SempatiŞimdilerde çoğu tarihi özelliklerini yitirmiş olan Arabahmet Mahallesi, surlar içi Lefkoşa’nın güney batısında ve Sarayönü Meydanı ile Baf Kapısı arasında yer almaktadır. Mahalle Osmanlı döneminde ‘Baf Sokağı’, İngiliz Sömürge döneminde ‘Viktorya Sokağı’ ve şimdilerdeyse’ Şehit Salahi Şevket Sokağı’ adlarıyla bilinmektedir. Mahallenin Lusignan dönemine kadar uzanan köklü bir tarihi geçmişi vardır. 1963 yılından sonra sınır bölgesinde kaldığından evleri harap olan mahallenin tarihi özellik taşıyan büyük bir bölümü, batıda Zahra Sokağı ile Tanzimat Sokağında, doğuda Viktorya (Şehit Salahi Şevket) Sokağı boyunca ve bu üç ana sokağa açılan daracık sokaklarda yer almaktadır.
Bu mahalle, Lefkoşa’nın diğer mahalleleri gibi, labirenti andıran dar sokakları, tek veya iki katlı cumbalı-cumbasız evleri, basık kemerli giriş kapıları, cumbaları ve bezemeli ahşap saçaklıkları ile ilgi çekmektedir. Kapı, pencere ve cumbalardaki destek detayları mahallenin silüetini zenginleştirmektedir.

 

Boghjalian Konak

Lefkoşa surlariçinde tarihi dokunun en iyi korunduğu Arabahmet Mahallesi’nde restore edilen binalarda kültür-sanat faaliyetinde bulunan binalar ile özel resim atölyeleri hizmet vermektedir. Boghjalian Konak da buradaki Şehit Salahi Şevket Sokağı’nda (Viktorya) restoran olarak hizmet veren binalardan biridir. Konağın birçok özelliklerinin korunduğu gözlemlenmektedir. Köşkün pencereleri, geniş saçağı, kemerleri, mimari elemanları ve yüksek bir duvarla çevrili bahçesiyle tipik Osmanlı dönemi mimari özelliğini taşımaktadır. Konağın kerpiç ve bağdadi olarak yapılmış cumbalı odasında bulunan lambanın çıkış yeri süslemeleri Lefkoşa’nın on bir burcunu sempolize etmektedir. Lamba zinciri, ortadan kesilmiş bir testiye benzetilmiştir. Cumbanın güney kısmına bakan bölümündeki işlemede bir oğlak ve bir ceylan figürüde görülmektedir. Üst kısımdaki kapı üzerinde bulunan sandık motiflerinin bir deseni ve iki tarafında da ay deseni oyma olarak işlenmiştir. Alt kattaki zemin desenli mozaik olup üst kat odaları da Kıbrıs beyaz mermeri ile döşenmiştir. Döneminin özelliklerini taşıyan bu tarihi Konak’ın orjinalliği korunmaktadır.

 


Arabahmet Kültür ve Sanat Evi

Arabahmet Kültür ve Sanat Evi Tiyatro Binası, Ermeni Kilisesi’nin güneyindeki dar sokata yer almaktadır. Giriş Kapısı Taş Kemerlidir. Binanın duvarları Venedik veya Lusignan dönemine ait olup yaklaşık 430 seneliktir. Bölgenin en eski yapısı olarak görülmektedir. Binada zaman içerisinde çeşitli tadilatlar yapılmış olmasından dolayı daha pek çok değişiklikler de yapılmıştır. Bu değişikliklerin yapılmasına rağmen binada Osmanlı zamanından kalma Bağdadi duvarlar ve yine ayni döneme ait ahşap işlemeli muhteşem tavanlar mevcuttru. Tiyatro salonunun olduğu bölüm İngiliz döneminde inşa edilmiş olmasına rağmen bazı duvarlar yine çok eski tarihlerden günümüze kadar gelmiştir. Lefkoşa Belediyesi, Lefkoşa İmar Planı Arabahmet Rehabilitasyon Projesi grubu ile UNOPS’un sağladığı fonlarla restorasyonu tamamlanmıştır. Bugün tiyatro salonu, sinema, video gösterimi, konferans, segi, konser yıl sonu müsamereleri, tartışma panelleri ve kütüphane amaçlarıyla kullanılmaktadır.

 

Derviş Paşa Konağı Etnografya Müzesi

Konak, Lefkoşa surlariçinde tarihi çevre özelliklerini koruyan mahallelerden biri olan Arabahmet mahallesindeki Beliğ Paşa Sokak No:44-46’da yer almaktadır. Bir zamanlar Kıbrıs’taki ilk  gazeteler arasında yer alan ‘Zaman’ gazetesinin sahibi olan Derviş Paşa’ya aittir. İki katlı ve ‘L’ planlıdır. Gerek plan ve gerekse mimari süsleme elemanları itibariyle Osmanlı sosyal konut mimarisini yansıtmaktadır. Alt katı taş, üst katı ise kerpiçten inşa edilmiştir. Kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber sonradan ilave edildiği belli olan Bağdadi Sistemde yapılmış olan baş odanın süslemeli tavanında 1869 tarihi yazılıdır. Alt kat odaları iç bahçeye açılmakta olup hizmetçi ve depo amacı ile kullanılmaktaydı. Üst kata ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır. Konaktaği yaşamın geçtiği kısım burasıydı. 1979 yılında restore edilmiş ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

 

İplik Pazarı Camisi

Lefkoşa’da surlar içerisinde İplik Pazarı sokağında bulunmaktadır. Dış görünüşü sade olan küçük bir yapıdır. Son cemaat yerinin düzgün kesme taştan yapılmış olmasına rağmen diğer bölümleri kabaca kesilmiş sarı taştandır. Son cemaat yerinde diğer bölümleri kabaca kesilmiş sarı taştandır. Son cemaat yerinde bulunan kemerli caminin giriş kapısı üzerinde H.1241 ve H.1316 tarihli iki yazıt vardır. Daha yeni olan üstteki yazıtta Evkaf murahhas heyeti üyelerinden Muhammed Sadık Bey’den söz edilmekte ve onun çeşme ve mescit gibi birçok hayır işi yaptığı belirtilmektedir. Daha sonra onun bu camiyi yıkıp genişlettiği ve onu ikinci kez yaptığı belirtilmektedir. Rozet ve çeşitli bitki motifleri ile süslenmiş olan mihrabın güzel bir ahşap işçiliği vardır. Tek şerefeli, silindirik gövdeli ve örme taş külahlı minare camiin doğusunda bulunmaktadır. Kıbrıs’ta örme taş külahlı sayılı minareden biri olması itibarıyle dikkat çekicidir.

 

Asmaaltı Meydanı

Bir ticaret ve konaklma merkezi olan Lefkoşa Asmaaltı Meydanı, Lüzinyan döneminden başlayarak Kıbrıs’ın İdari merkezi durumundaki Sarayönü ile dini merkezi durumundaki Selimiye meydanlarının arasında yer almaktadır. Osmanlı dönemi öncesindeki konumuna ilişkin bilgilere sahip olmamakla birlikte, Osmanlı dönemine ait Kumarcılar Hanı giriş koridorundaki Ortaçağ kemeri, Osmanlı dönemi öncesinde şekillenmeye başladığına işaret etmektedir. Ancak yine de bu mydanı şehir içi ticaret hanlarının yoğunlaştığı bir ticaret ve konaklama merkezi haline getiren Osmanlılar olmuştur.
Osmanlı döneminde genel görünümüyle, Lefkoşalılar ile Lefkoşa’ya geçici olarak gelen yerli ve yabancıların çoğu ihtiyaçlarını karşılayan bir merkez durumundaydı. Bu ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak meydanın çevresinde üç ayrı hanın yanı sıra, hamam, aşhane, fırın, kahvehane, meyhane, şano, bakkal, nalbant ve eğlence yerleri bulunmaktaydı.
Meydanın genel olarak kuzeyinde Kumarcılar Han, güneyinde Büyük Han ve doğu ile batısında ise değişik yapılarla çevrelenmiş durumdaydı. Doğu ile batıdaki yapılar genellikle tek katlı olmalarına karşın, iki katlı olanlarda vardı. Ancak iki katlı yapıların alt katlarındaki dükkanların kapıları meydana açılırken, konut olarak kullanılan üst katlardaki yapıların giriş kapıları ile cumbaları meydanın gerisindeki sokaklara açılmaktaydı. Bunun nedeni, büyük bir olasılıkla, aile mahremiyetine verilen önemin bir gereği olarak değerlendirilmektedir.
1873 yılı itibarıyla Lefkoşa genelinde bulunan 19 handan üçü bu meydanda bulunmataydı. Bunlar Alanyalılar Hanı olrak da bilinen Büyük Han, Seyyar Çalgıcılar veya Hımarcılar Hanı olarak da bilinen Kumarcılar Hanı ve meydanın kuzeydoğu ucundaki Tahsin’in Hanı idi. Alış-veriş için bir gün önceden köylerden yola çıkan köylüler ile tek direkli gemilerle Anadolu’dan gelenler bu hanlarda konaklarlardı. Hanların alt katları Lefkoşa çarşılarında satılmak için getirilen malzemeler için depo görevi görürlerken, üst katları yatma amacıyla kullanılırdı. Alt katlardaki revaklar ile orta avlu hayvanların bağlanma yerleriydi. Arabalar ise hanların önünde bırakılır, araba tekerleklerinin yağlanması ile hayvanların nallanması işleri Kumarcılar Hanı’nın giriş kapısının  solunda demirci dükkanı bulunan Yorgo adlı bir Rum tarafından yapılırdı. Meydanın doğusundaki Miralay Tahir Ağa’nın konağının yanında Elmazlı Hamam vardı. Burada gündüzleri kadınlar, geceleri ise erkekler yıkanırdı.

 

Kumarcılar Hanı

Eski adı ‘Buğday Pazarı’ olan şimdiki Asmalatı Meydanı’nda yer almaktadır. Lefkoşa’nın Büyük Han’dan sonra gelen en büyük ve en eski hanıdır.yapım tarihi belli olmamamkla birlikte XVII. Yüzyılın sonlarına doğru eski bir yapının kalıntılarından da yararlanılarak yapıldığı tahmin edilmektedir. Nitekim hanın girişinden hemen sonra görülen kemerli giriş kapısı Venedik veya Lusignan dönemine aittir.
Han genel olarak Kumarcılar Hanı, Hımarcılar Hanı, Küçük Han ve çalgıcılar Hanı adlarıyla bilinmektedir. Hanın adıyla ilgili şimdiki Kumarcılar Hanı adının Hımarcılar’dan bozma olduğu doğrultusundandır. Hanın Çalgıcılar hanı adıyla bilinmesi ise, önündeki Asmaaltı Meydanı ile kahvehanesinin yakın geçmişimizde köy ile kentlerdeki düğün derneklerde çalgı çalan seyyar çalgıcıların müşteri bekleme yeri olmasından kaynaklanmaktadır.  Osmanlı dönemi şehir içi ticaret hanlarının tipik örneklerindendir.

 

Büyük Han

Lefkoşa’nın geleneksel ticaret merkezlerinden biri olan Asmaaltı Meydanı’nın güneybatısında kesme taştan yapılmış olan Büyük Han sadece Lefkoşa’nın değil, Kıbrıs’ında en büyük hanı idi. Osmanlı dönemine ait günümüze gelebilen iki handan biri olması itibariyle kültür tarihimizde ayrıcalıklı bir yeri vardır. Şehir içi ticaret hanlarından olan Bursa’daki Koza Han örnek alınarak 1572 yılında Kıbrıs’ın ilk beylerbeyi Muzaffer Paşa tarafından eski bir yapının üzerine inşa edildiği kaydedilmiştir. Osmanlı dönemi şehir içi ticaret hanlarının mimari özelleklerini taşımaktadır. Önceleri burası Anodulu’dan  ve özellikle de Alanya’dan ticaret amacıyla gelen tücarların konaklama yeri olması itibarıyle ‘Alanyalılar Hanı’ adıyla ve yapıldığı dönemde ‘Yeni Han’ adıyla bilinmesine karşın, daha sonra halk tarafından yanında bulunan küçük ebadlı Kumarcılar Hanı ile kıyaslanması sonucu ‘büyük Han’ adıylka anılmaya başlanmıştır.
1982-2002 yılları arasında sürdürülen restorasyon sonrasında Kıbrıs Türk Halk Sanatları’nın üretilip satıldığı bir kültür merkezi olarak turizm sektörüne kazandırılmıştır. Şu anda bu amaçla hizmete giren Büyük Han’da, El sanatları, Zanaatlar, Görsel, Plastik Sanatlar ve etnografik –folklorik sanat ürünleri satılmaktadır.

     Selimiye Camisi (Ayasofya Camisi)

Lefkoşa’nın dini merkezi Selimiye meydanında Lüzinyanlar tarafından St Sophia Katedrali adıyla saf Gotik nizamda yapılmış ve Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş bir yapıdır. Sadece Lefkoşa’nın değil, tüm adanın en görkemli yapısı olarak görülmektedir. Caminin batısındaki avluya, üzerlerinde rozet bezemeleri bulunan güney batı ile kuzeybatıdaki kemerli iki ayrı kapıdan girilmektedir. Avlunun ortasında bir hazne ile şadırvan yer almaktadır. Kesme taş ile mermerden yapılmış olan onaltı köşeli hazne orijinal özelliklerini kısmende olsa yitirmiş durumdadır. Haznenin bazı kısımlarında kemerli nişler bulunmaktadır. Şadırvan üzerindeki motiflerle süslü demirden yapılmış köşk Musa İrfan Bey’in Evfak murahhaslığı dönemine rastlayan 1909 yılında ve/veya 1903-1909 yılları arasında inşa edilmiştir. Ana mekanda, ikisi küçük ve biri ise büyük olan üç mihrap yer almaktadır. Camini kuzey ve güney köşelerinde yapıya bitişik olarak yükselen kesme taştan yapılmış 170 basamaklı iki minare bulunmaktadır.

 

Benzer Konular

KuzeyKibris - AnaSayfa - Agirlik ve hacim - Bellapais Festivalleri - Folkler - Folklorde giyilen giysiler kadin - Folklorde giyilen giysiler - Girnenin tarihcesi - Kibris-elsanatlari - Kibrista alisveris - Kibrista baliklar - Kibrista bitki ortusu - Kibris-ta-doga yuruyusleri - Kibrista eczaneler - Kibrista ilce,ilceler,bucaklar - Kibrista piknik - Kibrista plajlar - Kibrisin daglari - Kibrista banka - Kibrista deniz kaplumbagalari - Kibrista festivaller-1 - Kibrista-festivaller - Kibrista ovalar - Kibrista sergi salonlari ve galeriler - Kibrista sulak alanlar - Kibrista tiyatrolar - Kibrista trafik - Kibrista universiteler - Kibristaki milli parklar - Kuzey kibrista cografya - Kuzey milli arsiv - Lefkosanin tarihi yerleri - Lefkosanin Tarihi - Magosa kultur festivalleri - Magusa - Ölculer - Sahil seritleri ve kiyilari - Yilanlar - Zeytinlik-koyu-efsanesi



Sitenin Tum Haklari Hotel Sempati, Kuzey Kibris a Aittir 2001-2009